Enron, ABD’de 1985 yılında birkaç şirketin birleşmesiyle bölgesel bir doğalgaz boru hattı şirketi olarak kuruldu. Teknolojideki gelişmeleri değerlendirerek ABD-Avrupa arasındaki enerji ticaretinin %20’sini gerçekleştirir konuma geldi ve 90’lı yılların en gözde şirketlerinden biri oldu. Forbes dergisi tarafından 6 yıl boyunca “Amerika’nın En Yenilikçi Şirketi” seçildi. 2000 yılında 110 milyar $’lık gelir beyan etti. Ancak 2001 yılı sonunda şirkette büyük çapta yolsuzluklar açığa çıktı. Yasadışı muhasebe işlemleri, birlikte çalıştığı şirketlerle kirli ilişkiler, zararların bilançoya dahil edilmemesi vb. uygulamalar dünyadaki en büyük hacme, en çok kuruma ve en geniş düzenlemelere sahip ABD sermaye piyasalarını derinden etkileyen tarihindeki en büyük iflaslardan birine neden oldu (65 milyar $)[1]. 2001 yılı sonunda şirket hisseleri 26 cent’e kadar düştü ve Enron 2006 yılında son bağlı şirketini satarak tarih sahnesinden silindi [2]. Enron skandalı yalnızca ABD sermaye piyasasını etkilemekle kalmadı aynı zamanda bağımsız denetim firmalarının da saygınlığını azalttı. Şirketi denetlemekle görevli dünyanın en ünlü kurumlarından biri olan Arthur Andersen(AA), işini doğru yapmadığı eleştirilerine maruz kaldı. Öyle ki, Kongre bünyesinde kurulan soruşturma komisyonlarından birinin başkanı olan bir milletvekili AA’nın Enron denetçisine hitaben şöyle dedi: “Enron bankayı soydu, AA kaçacakları arabayı ayarladı.Senin de arabayı kullandığını söylüyorlar [3].”
Dünyanın en gelişmiş ülkesinde, yıkılmaz denilen Amerikan değerlerini sarsan Enron’u iflasa götüren süreçte şunlar yaşandı[3]:
- Halka açık olan bu şirketin ‘profesyonel yöneticileri’, siyasilerle arayı iyi tutmak için seçim kampanyalarına maddi destek sağladılar. Eski ve önemli bazı bürokratları şirketin Yönetim Kurulu’na alıp danışman olarak atadılar.
- Medyadaki önemli isimler Danışma Kurulu’na alınarak yıllık 100 bin dolara varan ödemeler yapıldı ve medya kontrol altına alınmaya çalışıldı.
- Olmayan şeyler olmuş gibi gösterilip birlikte çalışılan şirketlere transfer edilen borçlar sayesinde yüksek kar oranları açıklandı ve hisse senetlerine olan talepte patlama yaşandı.
- Şirketi denetlemekle görevli olan Arthur Andersen firması ile aynı zamanda danışmanlık anlaşmaları yapıldı. Öyle ki Enron AA’ya denetim için 25 milyon $ öderken danışmanlık için 27 milyon $ ödeme yaptı. Böylece AA ve Enron arasında kirli ilişkiler kuruldu.
- Düzenleme ve gözetim yapan kamu kurumları liyakatsiz personeli nedeniyle zamanında ve yeterli önlem alamadı.
- Moody’s gibi derecelendirme şirketleri gerçek bilgilerin saklanıp deforme edilmesi nedeniyle görevlerini yerine getiremedi ve skandal ortaya çıkana kadar şirkete kredi verilebilir notu verdi [4].
- JP Morgan Chase ve Citigroup gibi bankalar yüksek miktarda teminatsız krediler kullandırdı. İflasın ardından Chase 456 milyon $, Citigroup ise 228 milyon $’lık kayba uğradığını açıkladı [4].
- Kısa vadede zengin olmayı hedefleyen yatırımcılar da gerekli araştırmaları yapmadan hisse senetleri satın alarak şirketin iflası sonucunda etkilenenler kervanına katıldı.
KAYNAK:
[1] “The 11 Largest Bankruptcies in American History,” Business Insider, [Online]. Available: http://www.businessinsider.com/largest-bankruptcies-in-american-history-2011-11?op=1 30 Mar. 2016
[2] “Enron,” Wikipedia Contributers, [Online]. Available: https://en.wikipedia.org/wiki/Enron 30 Mar. 2016
[3] “Enron Skandalı ve Sermaye Piyasaları,” Ekodialog, [Online]. Available: http://www.ekodialog.com/Makaleler/enron_skandali_sermaye_piyasalari.html 30 Mar. 2016
[4] “Bir Dünya Devinin Çöküşü: Enron Skandalı,” Riskonomi, [Online]. Available: http://www.riskonomi.com/wp/?p=582 30 Mar. 2016
[5] http://business.nmsu.edu/~dboje/enron/images/duffy.gif
HidroKarbonAdam
Yorum(1)
Fatih zaim says
27 Şubat 2018 at 12:36 pmGüzel ve özet bir yazı olmuş. Elinize emeğinize sağlık. Devamını bekleriz